SONBAHAR


Burası Shinjuku Gyoen isimli büyük bir park. Tokyo'da sonbahar kendini fazlasıyla hissettiriyor artık. Blogumun arka planından da belli olduğu üzere sonbaharı pek bir seviyorum :)
Bu park evimize oldukça yakın olmasına rağmen ilk kez gittim. Girişi ücretli olan bu park oldukça büyük bir park. Özellikle baharda sakura ağaçlarının olduğu dönemde çok popülermiş. Neden daha önce gitmediğime hayret ediyorum.
Tokyo bina yığınlarından oluşsa da şehrin göbeğinde bu tarz nefes alınabilecek yeşil alanlar oldukça fazla.
Yaprakları kırmızıya dönen ağaçlar (kouyou), henüz yeşiller. Sanırım bir iki haftaya kadar renkleri kırmızıya döner de  fotoğraflarını çekme imkanım olur.

Shinjuku Gyoen'den fotoğraflar için buyurun :





YEMEKLER

Biraz da son günlerde dışarda yediğimiz yemeklerden bahsedeyim.

Aşağıda gördüğünüz yemeğin adı Kushiage. Burası bizim evin yakınında bir Kushiage restoranı. Bu gördükleriniz kızarmış, sebzeler ve etler. İstediğiniz sebzeler ve etler kızartılıp önünüze geliyor.


Solda gördüğünüz sos ''Tare'' isimli bir sos. Kızarmış olan Kushiagenizi aşağıdaki fotoda görüldüğü üzere bu sosa bandırıp yiyorsunuz.

Yemeğe başlamadan garson kızarmış sebzenizi ya da etinizi sosa sadece bir kere bandırabileceğiniz konusunda hemen uyarıda bulunuyor. Isırdıktan sonra bandırmak yok. Çünkü o sosu sizden sonra gelenler de kullanıyor. Sos durdukça ve Kushiageler içine bandırıldıkça sos daha da lezzetli olduğundan aynı sos kullanılıyormuş.
İtiraf edeyim Türkiye'de olsaydı o sosa bir kere bile bandırmazdım, ama nedense Japonlara ısırdıktan sonra tekrar aynı sosa bandırmadıkları konusunda güveniyorum ve bu yüzden rahat rahat yedim.

Aşağıdaki fotoğraflar da eşimin ailesiyle birlikte gittiğimiz bir balık restoranında yediğimiz yemeklerin bazıları.

Bu gördüğünüz bir çeşit balık çorbası. Bu balık Japonca'da Tai denen, İngilizcesi Sea Bream olan Türkçe adına baktığımda da Karagöz, Deniz Çipurası gibi isimlerle karşıma çıkan balık. Balık çok sevmeme rağmen isimleri konusunda pek de bilgili sayılmam maalesef.


Yukarıdaki ise Tofu'nun (yani soyadan elde edilen son derece faydalı bir yiyecek), yapılırken üstünde oluşan kaymağı. Öyle her yerde bulabileceğiniz bir şey değilmiş. Bizim yediğimiz hafif kıvamlı bir sosun içinde servis edildi. Tofu tek başına yendiğinde tadı olmadığından mutlaka bir sosla ya da bir yemeğin içinde servis ediliyor, kaymağı da aynı şekildeymiş, öğrenmiş oldum.


Hehe, yine sashimi :) Biliyorum aranızda çiğ balık sevmeyenler ya da yememiş olsa da yemeğe sıcak bakmayanlar var ama olur da yolunuz Japonya'ya düşerse bir deneyin derim. 


İlk başta yediğimiz çorbanın içindeki balığın başka bir versiyonu. Soldaki balığın pişmiş hali, yanındaki ise Miyoga isimli bir sebze. Bu arada mutlaka dikkatinizi çekmiştir Japonya'da yemeğin lezzeti kadar sunumu da çok önemli. Çok estetik değil mi?


Bu gördüğünüz ise Japonya'nın meşhur Fugu balığının derisinin ince ince kesilip özel bir sosla servis edildiği Fugukawa. Fugu balığını duymuş olanlarınız vardır, yanlış kesildiği takdirde içinde bulunan zehirle yiyenleri öldürebilen bir balık. Burada bir sürü Fugu restoranı var ama sadece Fugu balığını kesme sertifikası bulunan kişiler tarafından kesimine izin verildiğinden tehlike oluşturmuyor. Zaten restoranlarda da kesim sertifikasını görüyorsunuz. 
Bu kadar zehirli olmasına rağmen halen bazı balıkçılar kendi kendilerine kesmeyi deneyip maalesef zehirlenip hayatlarını kaybediyorlarmış.

Bu benim ikinci Fugu yiyişimdi. Daha önceki kızarmış Fugu idi. Tadını biraz tavuğa benzetmiştim. Lezzetliydi. Yukarıdaki Fugukawa da oldukça lezzetliydi, ayrıca cilde çok iyi geldiğine inandıklarından bayanlar arasında çok meşhurmuş. 
Arada sırada bundan yiyip cilde iyi gelip gelmediğini test etsem iyi olacak galiba :)




İLAÇLAR

Son iki üç gündür nezleydim. Üstüne bir de halsizlik eklenince bari doktora gideyim de birkaç ilaç alıp kendime geleyim dedim. Mecbur olmadıkça doktora gitmeyenlerdenim. Hele yabancı bir ülkede olunca daha bir isteksiz oluyor insan. Neyse eşim de geldi benimle ve doktorla bir iletişim problemimiz olmadan soğuk algınlığı teşhisim kondu ve ilaçlarım yazıldı. Hastanede yazılan ilaçlar bizdeki gibi eczaneye gidip alınıyor. Buraya kadar aynı olan sistem eczaneden ilaçları aldığınızda kendini gösteriyor . Aşağıdaki fotoğrafa buyurun.


Bunlar almam gereken 3 farklı ilaç.  İlaçların paket içindeki ve dışındaki görüntüleri, yanlarında ne zaman ne kadar alınacağı ile ilgili detaylar (ben harika el yazımla eczanede hızlı hızlı Türkçelerini yazmıştım), ve fotoğrafta olmayan ama sağ tarafta ilacın yan etkileri gibi bazı bilgiler de bulunuyor.
Bu Japonların detaycılığı bazen pek bir hoşuma gidiyor doğrusu :) Alacağınız ilaçları karıştırmanız neredeyse imkansız :)

İlgimi çeken diğer bir şey de burada ihtiyacınız kadar adette ilaç veriliyor. Mesela bir ilaçtan 6 adet almanız gerekiyor tedaviniz için ama normal pakette 20 tane var, size sadece 6 adet ilaç veriliyor. Bir paket ilaç verilmiyor.  

Eczanelerden sadece doktorun verdiği ve reçete ile alabileceğiniz ilaçları alabiliyorsunuz. Reçetesiz hiçbir ilaç alamıyorsunuz. Hafif ağrı kesiciler, vitaminler gibi doktora danışmadan da alınabilecek bazı ilaçlar da ''drug store'' denen yerlerde satılıyor.

Eminim  Japon sağlık sistemiyle ilgili daha bir sürü detay vardır ama benim şimdilik deneyimlerimden gördüğüm bu kadar. Umarım daha fazla görmeme de gerek kalmaz !